Yan yana gelip bir çay içme fırsatımız olmadı belki. Hatta tanışmadık bile diyebilirim. Sokakta birkaç kez selamlaştık esnaf ziyaretlerinde. Ben gazeteciyim demedim. Sizde beni öyle görmediniz o kadar. O yüzden dışardan gördüklerim ile dile getirebilirim zihnimdekileri. Kelimelerimde, cümlelerimde ve konularda bir eksiğim varsa şimdiden affınıza sığınarak giriyorum konulara.
Hayatımda bir belediye başkanı tanıdım. Ama çok yakından tanıdım. Vefatını üzüntü içerisinde, sizin sosyal medya paylaşımınızdan öğrendiğim Çorum Eski Belediye Başkanı Prof. Dr. Arif ERSOY. Allah rahmet eylesin. Çocukluğum ve gençliğim onun başkanlığını yaptığı Çorum Belediyesi’nin sosyal ve kültürel projelerinde geçti. Mesleğim itibariyle yıllarca dışarıdan da takip etme fırsatı bulduğum bir başkan.
Başkan olduğunuz günden bu yana bazı hamlelerinizi, kararlarınızı ve yönetim şeklinizi ona benzetiyorum. Arif Hocam yıllarca yönettiği Çorum Belediyesi’nden hiçbir şaibeye ve hiçbir itiraza maruz kalmadan tamamladı görevini. Tartışılır hiçbir kararını hatırlamıyorum Arif ERSOY’un. Üstelikte ciddi muhalefetlerin içinden alnının akıyla çıktı başkanım. Çorum iyi bir kültürel, sosyal seviyeye ve birçok tesise Arif ERSOY’un sayesinde sahip olmuştur.
Şimdi size ve Sincan’a bakıyorum Başkanım. Bazen aldığınız kararlara bakıyorum, bazen vatandaşla yaptığınız istişarelere bazen de yakınınızdaki insanlarla yaptığınız değerlendirmelere bakıyorum, kulağımıza geldikçe. O kadar doğru kararlar var ki alınan, o kadar doğru hamleler var ki yapılan: spor salonları, kültür merkezleri, kütüphaneler, matematik müzesi ve benzeri birçok kültürel, sosyal hizmet olan. Her ne kadar kamuoyuna yansıtmasanız da teknik üniversite ve şimdide konservatuar görüşmeleri. Eminim eksik bıraktığınız şeyleri görüp tamamladığınızda Sincan sayenizde belli bir kültürel ve sosyal seviyeye ulaşacak ve sizde Arif ERSOY gibi anılmayı, sevilmeyi başaracaksınız.
Eksik bıraktığınız derken bir tuğladan ya da bir çatıdan bahsetmiyorum. Temeli sağlam atıyorsunuz başkanım ama duvarların rengi de önemli. Örneğin devasa bir kültür merkezi yapılıyor Sincan’a, kabul ediyorum Sincan’ın marka değerini arttıracak, sosyal hayatına renk katacak. Ama bu merkezlerde faaliyet gösterecek belediyenin ya da değil, Sincan’ın öz malı kaç tane sosyal grup yetiştiriyoruz. Tiyatro gruplarından, halk oyunlarına, balesinden müzik gruplarına, korolarına kadar vb. sosyal ve kültürel faaliyet gösteren kaç grubumuz var. Bunların projesi de var mıdır ajandanızda, bilmiyorum.
Alt birimlerimiz inşaat planlarını hazırladığı gibi bunlarında hazırlığını yapıyor mu bilmiyorum. Hani sürekli yanınızdayız mesajı veren sosyal gruplar ve şehir dernekleri Sincan’ın kültürel ve sosyal hayatına katkı sağlamak için ne kadar proje getiriyorlar bilmiyorum. Sizi ne kadar destekliyorlar bilmiyorum. Bir şehrin kültürel ve sosyal gelişimi sadece belediyeye mi bağlıdır? Son 4 senede Sincan’da bir derneğin tiyatro gecesi için Sincan Belediyesi’nden salon istediğini de sanmıyorum. Bir amatör spor grubunun antrenman yapacak yer istediğini de sanmıyorum. Amasyalılar Lale Meydanı’nda etkinlik yapacağız dedi de izin mi verilmedi bilmiyorum, hiç zannetmiyorum. O yüzden şahsi fikrim, en önemli eksik; yalnızsın başkanım.
İşin bir diğer boyutu belediyede başkanım. Kültürel ve sosyal bir Sincan hayal ederek attığınız bu adımlarda sizin verdiğiniz çabanın yarısını alt birimleriniz veriyor mu ? Bu biraz önce sitem ettiğim sosyal gruplar, spor grupları, şehir dernekleri vb. ne kadar cesaretlendirildi ve teşvik edildi, hayalimizdeki Sincan için. Ya da bütün bu olgular kültürel sosyal alanda neden bu kadar pasifize edildi bilmiyorum. Yeterinde organize edildi mi yarınlar için.
Okullarla ve eğitim kurumlarıyla ne kadar organize alt birimlerimiz… Bilmiyorum. Hiç sanmıyorum. Merak ediyorum sadece. Milli Eğitim konusunda şanslı Sincan, önce Adem Solmaz sonra Ayfer YILDIRIM gibi aktif müdürlerimiz oldu oysa ki.
Bazen düşünüyorum, hangi sokakta karşıma çıkacağını tahmin edemeyeceğim bir başkanım var. Hissediyorum. Aynı Arif Hoca gibi. Sırf görsünler diye değil de sahiplik duygusuyla çıkıyorsunuz Sincan sokaklarına. İnsanlarla muhabbeti sevdiğiniz için giriyorsunuz halkın içine. Son dönemde dikkatimi çekiyor. Yani beni doğruluyorsunuz. Yalnız geziyorsunuz başkanım.
Sincan için büyük kararlar almaya çalışıyorsun başkanım. Biliyorum. Ama inan senden daha fazla üzülüyorum. Sincan’a yapmaya çalıştığın ve götürmek isteğin yer o kadar muhteşem ki. Peki başkanım attığın ve atmaya çalıştığın adımlar dışarı nasıl ve ne kadar lanse ediliyor, bilmiyorum. Yapılmak istenen şeyler ne kadar tarafsız, sade ve şeffaf anlatılıyor vatandaşlara ve kamuoyuna bilmiyorum. Bu dev projelerin sadece billboardlar da ve basın organlarında resim olarak kalması ne kadar yeterli, ya da bu dev projelerin halkla buluşması nasıl gerçekleşecek bilmiyorum. Şu anki pozisyonda yeterli midir? hiç zannetmiyorum. Örneğin çarşı içinde ki binaların cephelerinin düzenlenmesi projesi. Kötü bir proje mi? Bence asla. Peki neden vatandaştan kabul görmedi biliyor musunuz; vatandaşa düzgün anlatılmadığı için. İçerden esnaf korkutulduğu için. Eğer detaylarıyla esnafa anlatılsaydı o projeye yüzde 60 küsurat ile hayır denmez aksine %90 üzerinde destek gelirdi.
Bu yatırımlar gerçekten halkla bütünleştirilmezse Sincan’a ve senin emeklerine yazık olur başkanım. Altın toprağın altındayken değerini görmez. Çıkarır, temizler ve işlersen sarrafta değerinin üstünde satılır. Dedim ya başkanım en büyük problem bence, yalnızsın…
Biz naçizane Sincan için doğru olan her şey için taşın altına elimizi koymaya hazırız. Gücümüz neye yeterse. Yeter ki safımızı belli edelim. Doğduğum yer değil belki ama doyduğum yer, SİNCAN için inanıyorum başkanım BAŞARACAKSIN.
Saygılarımla..